21 Eylül 2014 Pazar

Palma de Mallorca

Palma de Mallorca, tam çevirdiğimizde 'Mallorca'nın Palma'sı...

İspanya'nın özerk bölgesi olan Balear Takımadalarından biri olan Mallorca adası, İspanya'nın en büyük adası ve en turistik adalarından bir tanesi. Merkezi ise Palma. 2011 verilerine göre Palma de Mallorca belediyesinin nüfusunun 405.000 üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

Adanın tarihinin MÖ 6000-4000 e kadar uzandığı söyleniyor. Ancak resmi kaynaklarda adanın MÖ 123'de Romalılar döneminde kurulduğu söyleniyor. Sonrasında bir çok krallıklar tarafından ele geçirilen ada Bizans hakimiyetine girmiş, daha sonra Kuzey Afrikalı olduğu söylenen müslümanlar tarafından istila edilen ada bir süre Müslüman egemenliğinde kalmış.

Adanın yılda 22 milyon turist ağırladığı söyleniyor, bizim gözlemimize göre bunların çoğunluğunu Alman ve Hollanda'lı turistler oluşturuyor. Avrupa'nın en fazla sayıda ziyaretçi ağırlayan tatil destinasyonu olarak Antalya ile amansız bir yarış içerisinde.

Barcelona'dan sonraki limanımız Palma de Mallorca'ya sabah uyandığımızda yaklaştığımızı görüyoruz. Adanın muhteşem manzarasını doyasıya izlemek için kabinimizin balkonunda kahvaltı öncesi keyif yapıyoruz.

Günaydın Palma

Kahvaltı sonrası adayı keşfe çıkıyoruz. Biz öncelikle görülmesi gereken yerleri gezmeyi tamamlayıp sonrasında ise muhteşem plajlarının birinde keyif yapmayı planlıyoruz. Aşağıdaki bölümde de önce tarihi yerleri aktaracağız, daha sonra keyif kısmına geçeceğiz.

Öncelikle Royal Palace of 'La Almudaina', yani Almudaina Sarayı ile başlıyoruz. Arap kalesi olarak inşa edilmiş bu saray, 14. yy da resmi kraliyet sarayı olarak adlandırılmış. 


Almudania Sarayı ve La Seu Katedrali

Bu saray kraliyet ailesinin resmi törenlerde kullandığı bir yer halini almış, yaşadıkları saray burası değil. Sarayın, Palma Katedralinin yanına yapılmış olması muhteşem bir manzara sunuyor. Denizden adaya yaklaştığınızda ilk gözünüze çarpan bu manzara oluyor.

Katedral ise 'Cathedral of Santa Maria of Palma' adıyla geçiyor ancak 'La Seu' Katedrali de deniyor (İspanya da bir çok katedralin adı La Seu). Bu gotik katedralin bulunduğu yerde daha önce Arap Camii bulunduğu söyleniliyor. 1229 yılında başlanan bu yapı 1601 yılında tamamlanmış. 6 Euro karşılığında katedralin içini de ziyaret edebilirsiniz.


 
La Seu Katedrali

Katedral ve Almudaina Sarayının önünde yer alan gölün olduğu parkın adı 'Parc de la Mar'. Burası kafa dinlerken saray ve katedralin tadını çıkarabileceğiniz sakin bir park. Gündüz olduğu kadar gece de aydınlatmasıyla huzur veriyor.

Katedral ve sarayın arka sokaklarına kendimizi attığımızda 'Old Town' yani tarihi şehre girmiş oluyoruz. Asıl hedefimiz olan Banys Arabs'ı tabelaları takip ederek dar sokaklardan geçerek buluyoruz.


Banys Arabs

Banys Arabs, yani Arap Hamamı, müslümanların adada hüküm sürdüğü dönemden geriye kalan az sayıda kalıntılardan biri. 


Banys Arabs (içeriden görünüş)

Palmiyeler, ağaçlar ve çiçeklerle dolu çok güzel bir bahçesi olan 2 odalı bu yapının temelinin 11. yy Bizans dönemine ait olduğu ve bir zamanlar zengin bir müslümanın evi olduğu söylenenler arasında.


Banys Arabs (bahçe)

Old town'da tarihi yapılar arasında belediye binası da yer alıyor. 1649-1680 yılları arasında yapılan bu barok mimarisi 'Placa de Cort' meydanına bakıyor, meydanda ün yapmış yaşlı bir zeytin ağacı da bulunuyor. 

devasa zeytin ağacı

Burada soluklanabileceğiniz ufak kafeler de var. 


Belediye Binası: Placa de Cort

Belediye binasının çok yakınında ise 'Placa de Santa Eulalia' meydanına bakan 'Santa Eulalia Kilisesi' bulunuyor. 1236 da gotik mimarisine uygun yapılan bu kilise 19. yy'da dış cephesinin yenilenmesiyle neogotik bir görünüm kazanmış. Kilise 'Placa de Santa Eulalia' meydanına bakıyor ve burada da şirin kafeler bulunuyor.


Santa Eulalia Kilisesi

Palma'da yeterince vaktiniz varsa, Palma'nın 3km kuzeybatısında bir tepede yer alan, gotik mimariye sahip 'Castell de Bellver', yani Bellver Kalesini ziyaret edebilirsiniz. Kale 14. yy da Kral 2. James için yapılmış ve Avrupa'da ki az sayıda daire/yuvarlak kalelerden biri. 18. yy ile 20. yy arasında askeri hapishane olarak kullanılmış olan kale sonrasında sivilleştirilmiş ve günümüzde turistlerin uğrak yeri halini almış. Şehrin tarih müzesini de bu kalede ziyaret edebilirsiniz.  


Castell de Bellver : denizden görünüş

Tarihi yerleri gezdikten sonra, Palma da gidilmesi gereken 2 meydan var; 'Placa de Major' ve 'Placa d'Espanya'. Öncelikle 'Placa de Major'a gidiyoruz. 


Placa de Major

Burası araç trafiğine kapalı olan ve çok sayıda turistin olduğu bir meydan. Cafeler, restoranlar, sokak sanatçıları, hediyelik eşya standları bulunuyor. 


Meydanda bir sokak sanatçısı (biz de anlamadık)

'Placa d'Espanya' ise Palma'nın toplu taşıma araçlarının hepsinin bir arada bulunduğu bir meydan. Buradan ister tren ister otobüs ile gitmek istediğiniz heryere ulaşım aracı bulabilirsiniz, meşhur plajlara da. Meydanın tam ortasında Kral 1. James'in heykelini görüyorsunuz. 


Placa d'Espanya

Gelelim bir çok genç turistin Palma'ya gitme nedeni olan plajlarına. Ünlü plajlarının başında 'Platja de Palma', 'Cala Major', 'Platja d'Illetas', 'Platja d'es Trenc' ( 'Platja' plaj anlamında) yer alıyor. 

Biz 'Platja de Palma'ya gitmek için 'Placa d'Espanya'dan 15 numaralı otobüse binip yaklaşık yarım saat içinde ulaşıyoruz. 


Platja de Palma

'Platja de Palma'nın çok uzun bir kumsalı var. Dalgalı denizi olan bu plajın ziyaretçi profilinin çoğunu Hollandalı ve Alman gençler oluşturuyor. Kiralık şezlongları kullanabileceğiniz gibi kuma havlunuzu serip güneşlenebilirsiniz de. Bir çok genç turistin elinde gördüğümüz şişirilmiş deniz yataklarına, deniz çok dalgalı olduğu için anlam verememiştik. Daha sonra plajda bunları şezlong olarak kullandıklarını gördük. 


Platja de Palma

Sahil boyunca yiyecek ve içecek ihtiyacınız için cafeler bulunuyor. Gençlerin içmeye gündüzden başladığını görüyoruz. Şehir merkezini gezerken gördüğümüz turist profili ile plajlarda gördüğümüz profil çok farklı, sanki burası farklı bir Palma. Sahildeki genç turistlerin tamamen eğlence için geldiği ve merkezdeki tarihi yerlerle hiç alakalı olmadıkları izlenimini ediniyoruz.

Söz konusu Palma de Mallorca ya da İbiza olunca, plajlarda 'kıyafet yönetmeliği' olmadığını vurgulamaya gerek yok diye düşünüyoruz.

Palma'da, akşam şehir merkezi oldukça sakin. Yemek sonrası 'sangria' içerek keyif yapabilirsiniz. Sangria'yı Barcelona yazımızda da anlatmıştık; taze meyve parçaları ile sürahi ya da karaf içerisinde servis edilen kırmızı şarap. Palma'da gece kulübü soracak olursanız, hiçbir fikrimiz yok. Ama İbiza yazımızda, İbiza'nın gece hayatı ile ilgili anlatacaklarımız var.


Palma'nın otantik sokakları

İbiza yazımızda görüşmek üzere...

Ziyaret tarihi: Temmuz 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder