18 Ekim 2013 Cuma

İstanköy Adası (Kos) - Yunanistan

Bodrum yarımadasının karşısında, bizden 8 mil uzaktadır. Yunanistan'ın meşhur 12 adalarına bağlıdır. Nüfusu yaklaşık 31.000'dir. Adada turizm oldukça gelişmiş, Yunanistan'ın İbiza'sı olarak ta tanınıyor.

Adaya ilk olarak Karya'lılar yerleşir. Dor'lar MÖ 11. yüzyılda istila ederler ve adayı Yunan Şehir Devletleri'ne bağlarlar. Adayı Persler'in iki kez istila çabası başarısızlıkla sonuçlanır. Ada, Rodos ayaklanmasından sonra güney doğu Ege'de önemli bir Atina istasyonu olarak hizmet verir(411-407). MÖ 366'da Kos kasabası inşa edilir. Sonra Bizans İmparatorluğu ve Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olur.

Sonralarda ada Mısırlılar tarafından bir dış askeri merkez olarak deniz kuvvetlerinin Ege'yi gözlemesi için kullanılır. Ada ilerleyen dönemde Ptolamaic Hanedanlığı'nda prenslerin eğitimi için gözde dinlenme yeri haline gelir. Adanın en bilinen evlatları, hekim Hippocrates, ressam Apelles, şair Philates ve Theocritus'dur. Korsanların akınları ve şiddetli depremler hariç, ada barışın bozulmasına nadiren tanık olur. Rodos ve Kos genellikle Romalılara karşı dostça davranış gösterir. MS 53'de serbest şehir yapılır. Adaya daha sonra Venedik'liler hakim olur ve onlar adayı Saint John şövalyelerine satarlar(1315). İki yüzyıl sonra şövalyeler Türk istilası ile karşılaşır ve adayı Osmanlı'lara bırakır(1525). Osmanlı İmparatorluğu, adayı 1912'de İtalyan'lara transfer edilene kadar 400 yıl boyunca yönetir. II. Dünya Savaşında ada 1945 yılına kadar Almanların elinde kalır. Savaş sonunda Birleşik Krallık korumasında iken 1947 yılında Yunanistan'a devredilir.

Bodrum'dan bir saatlik bir feribot yolculuğu sonrasında adaya ulaştık. Ada, liman girişinde 1315 yılında Rodos'un Saint John şövalyeleri tarafından yapılan 14. yüzyıl hisarına sahip. Burası eski Neratzia olarak bilinen ve bu eski kalenin yıkıntıları üzerine inşa edilen Şövalyeler kalesi ve Foinikes caddesi üzerine yapılmış ve o çağa ait bir köprü ile ana karaya bağlı.

Merkezi cadde olarak kabul edilen, liman caddesi olarak da anılan palmiyeli cadde oldukça hareketli, bu caddenin adı Akti Kountouriotou caddesi. Oldukça fazla cafe ve restoranın bulunduğu bu caddede rent a car ve hediyelik eşya dükkanlarını da görmek mümkün.

Bu caddenin arka bölgesinde arkeolojik alan karşımıza çıkıyor. Burada antik tapınak, Roma Agorası (antik çağın en büyüğü), bazelika ve arkeoloji müzesi birbirine yürüyüş mesafesinde. Arkeoloji bölgesi 1933 de gerçekleşen depremden sonra ortaya çıkmış.
Yine aynı bölgeye yürüyüş mesafesinde Hipokrat Meydanı ve 2400 yıl önce gölgesinde Hipokrat’ın öğrencilerine ders anlattığına inanılan Hipokrat Ağacı bulunmakta! Ancak ağacın yaşı bu kadar değil. Antik çağ hekimi Hippocrates'in İstanköy'de doğduğu düşünülür. Bir düşünce tapınağı, şimdi yaşlı ağacın dalları, yapı iskelesi kerestesi ile destekleniyor. Ağaç oldukça yıpranmış görünüyor. 


Hipokrat ağacı ve Hacı Hasan Cami

Ağacın hemen yanında ise adadaki müslümanlar tarafından hala kullanılan iki katlı Hacı Hasan Cami bulunuyor. Bu noktaya yürüyüş mesfesinde 1974'de defterdar İbrahim Paşa tarafından yaptırılan Defterdar Camii yer alıyor.

Arkeoloji bölgesine yakın mesafede, depremde ortaya çıkan Casa Romana, yani Roma Evi'ni bulabilirsiniz. 1800 yıllık olan villa, 26 oda, 3 havuz ve hala çok bozulmamış mozaiklerden oluşuyor. Bu bölgenin arka sokağında, oldukça hareketli olan ve çok sayıda cafe ve restoranın bulunan Eleftheriou sokağı bulunuyor.

Kos (İstanköy) adası, Midilli (Lesvos) ve Sakız (Chios) Adaları'nın aksine, tam bir turizm adası ve turizme göre şekillenmiş bir ada. Turistlerin rahat hareket edebildiği ve yerlilerin de bu rahatlığa alıştığı bir ada Kos. Turist profilinin büyük bölümü Hollandalı'lardan oluşuyor. Havalimanı olan bu adaya bazı yabancı charter firmaları da uçuyor. Ada bisiklet kullanımı bakımından Hollanda ile yarışır konumda. Her yer bisiklet yolu ve bunları kullanan çok sayıda turist var. Bisiklet kiralamak oldukça pratik ve keyifli.


Kos'ta bir alışveriş sokağı

Hareketli caddelerinden biri olan Averof caddesinde hem Yunan hem dünya mutfaklarını bulabilirsiniz. Averof caddesinin paralelinde, Akti Zoroudi'de plajlar yer alıyor. Özellikle Hollandalı gençlerin bol olduğu beach club'lar bulunuyor. Serinlemek için akşam üzeri buradan denize girdiğimizde Ağustos sıcağının hararetini üstümüzden atıyoruz ve sonra sıcak olmayan, ılık ve hafif esintinin olduğu bir geceye merhaba diyoruz. (Havanın güzel olması ve rahatsız edici bir nemin olmaması, biz Antalya'da yaşayanların alışık olduğu bir durum değil tabi ki.)

Akti Kountouriotti caddesinde Neo Sintivani Cafe'nin gölgesi ve rüzgarında muhakkak bir Frappe içilmeli. Gölgesi büyük ağaçlar tarafından sağlanan cafe, hiç şüphesiz ki yaz günlerinde adanın en serin ve rüzgarlı cafesi. Burası aynı zamanda merkezde işlek bir cadde üstünde olduğu içinde adadaki hareketliliği de izleyebileceğiniz bir mekan.


Neo Sintivani Cafe

İlk akşam yemeğimiz için gündüz, Averof caddesinde bulunan Caravelle Tavern'den rezervasyon yaptırdık, iyi ki yaptırmışız çünkü bir çok kişi kapıdan döndü. Burada canlı Yunan müziğinin keyfini saatlerce sürerken unutulmayacak bir manzara eşliğinde şahane bir akşam geçirdik. Aynı zamanda canlı müzik sırasındaki danslar da çok renkliydi. 


Caravella'da bir Yunan gecesi

Caravelle'nin işletmecisi Fatma Hanım konuklarıyla tek tek kendisi ilgileniyor ve siparişlerini alıyor. Eşim ve ben yurtdışına çıktığımızda yerel lezzetleri tercih ederiz. Türk mutfağı ya da işletmesi tercihlerimiz arasında yer almaz; bu sebepten Türk işletmesi olan Yunan mutfağı Caravelle'ye de önyargılı gitmiştik ama bizi utandıracak bir hizmetle karşılaştık. Mavi beyaz masa örtüleri olan ve deniz kenarında yer alan Caravelle, Akyarlar ile neredeyse karşı karşıya, yemeğinizi yerken Türk kıyısına dalıp, 'Yassou' diye kadehinizi kaldırıyorsunuz. Karşıdan 'Şerefe' diye cevap geliyorsa da biz duymadık! 

Menüden bahsedecek olursak; masanın olmazsa olmazı Greek Salad (salatalık, domates, biber, soğan, beyaz peynir salatası), peynir Saganaki (Yunanistan'ın bir çok adasında peynir Saganaki yedik ama böyle bir sunum görmedik, ateşli bir şov ile yanar döner servis edildi), midye Saganaki (bizim Yunan adalarında sürekli tercih ettiğimiz bir yemek, domatesli, beyaz peynirli midye, ama anlatmakla olmaz muhakkak denenmeli), Symi  karides (ilk kez denemiştik, bayıldık, Simi adasına ait pişirme şekliyle minik karidesler çıtır kızartılıyor ve çerez gibi uzuvları ile tüketiliyor, Vedat Milör'ün de programında beğendiği bir lezzetti), jumbo karides ve tabi ki Barbayanni! 


Caravelle Taverna

Averof caddesinde 'Nick the Fisherman' adlı Tavern'de oldukça rağbet görenler arasında ancak yer bulma konusunda sorun yaşayabilirsiniz, rezervasyon önerilir.

Ziyaret ettiğimiz her Yunan Adası'nın kendine özel peyniri olduğunu gördük. Bu adada da şaraplı peynir üretiliyor. Tatmadan almamanızı tavsiye ederim, çünkü eşim ve ben peynirin her çeşidini beğenmemize rağmen bu peynir bizim damak tadımıza çok uymadı. Sıkıştırılmış lor peynirinin şaraba yatırılmış hali ve karpuz ile tüketiliyormuş.

Biz adadaki 2. günümüzde araç kiralayarak koyları ve köyleri gezdik. Adada da çok sayıda kiralık küçük araç bulunuyor. Ama yine de bir gün öncesinde rezervasyon yaptırmakta fayda var. Kiralama fiyatları çok makul.

Ada 12 adaların ikinci büyük adası, ama büyük yazdığım sizi yanıltmasın; adanın bir ucundan diğer ucuna yaklaşık 38 km. Biz şehir merkezinden çıkarak öncelikle 4 km. uzaklıkta bulunan antik Asklepion'a gittik. Yeryüzündeki 3. antik tıp merkezi olarak bilinen bu tarihi kalıntı Hipokrat'ın ölümünden sonra sağlık tanrısı Asklepios'a adanarak yapılmış. 


Asklepion tıp merkezi

Asklepion'dan çıkarak adanın koylarını gezmeye başlıyoruz. Öncelikle merkeze 12 km. uzaklıkta bulunan Tigaki'ye gidiyoruz. Tigaki, deniz, kum, güneş sevenler için küçük ama ideal bir tatil bölgesi.

Tigaki'den 3 km. uzakta olan ve yine aynı şekilde güzel bir sahili bulunan Marmari'ye geçerken Alikes adında tuz gölünü de görüyoruz.


Alikes

Marmari'den sonra Pili Köyü'ne devam ediyoruz, şirin küçük bir köy olan Pili'de yapılacak çok şey olmadığı için çabuk ayrılıyoruz.

Buradan 15 km. olan Mastihari'ye devam ediyoruz. Bu sahil kasabasının denizi, plajlarının ve Tavern'lerinin şirinliği dikkatimizi çekiyor.

Mastihari'ye 10 km., merkeze ise 42 km. uzaklıkta bulunan Kefalos Köyü'ne ve Kefalos Koyu'na ulaşıyoruz. Kefalos'ta 3 küçük kilise bulabilirsiniz. Burada meşhur Paradise Beach'in şahane kumlu denizinde serinleyerek ve sonrasında da plajda tembellik yaparak bütün yorgunluğumuzu atıp, enerji depoluyoruz.


Paradise Beach(Kefalos Koyu) 

Kefalos'tan çıkıp Zia Köyü'ne gidiyoruz. Kos'ta günbatımını muhakkak Zia köyünde izlemelisiniz. Adanın yükseklerinde, Dikeos dağı eteklerinde yer alan bu şirin köyde yer alan turistik dükkanlardan alışveriş yapabilirsiniz.


Zia Köyü'nden panoramik görünüş

Günbatımını izlemek için Zia Köyü'ne çıktığınızda ise bu anın tadını muhteşem bir manzarası olan Oromedon Tavern'de Yunan mutfağı eşliğinde çıkarmanızı öneriyoruz. Bu yüksek noktadan batıya baktığınızda Marmari, Tigaki, tuz gölü, Türk kıyıları ve biraz da Kos merkezi görebiliyorsunuz. Oromedon'da rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ediyorum. Oldukça güzel dekore edilmiş bu organize tavernada yer bulmak özellikle gün batımında oldukça zor. Burada sakızlı sodayı da denemeyi ihmal etmeyin.


Taverna Oromedon'un girişi

Sakin, turistik, neşeli sahil kasabalarından bir tanesi de Kardamena. Biz bütün bu koylar ve köyleri bir gün içerisinde rahat bir şekilde ziyaret etmiş olduk. 

Adanın gece hayatı barlar sokağı olan Nafklirou'da atmakta. Barların tamamı Hollanda bar konseptine uygun olup daha çok Hollandalı gençleri ağırlamakta. Sabahın ilk ışıklarına kadar hareketli olan bu sokakta gençler rahatsız etmeden ve edilmeden rahatça eğleniyorlar.

Yunan patiserisi denemek isteyenler için 'To Special' ı kesinlikle öneriyorum. Pasta, börek, kurabiye, tatlı, dondurma gibi lezzetli hazırlanmış ürünleri satışa sunuyorlar. Bu dükkanın içine girip de herşeyi yemek istememek mümkün değil! Müthiş bir sunum, ayrıca tarçınlı baklavası da çok güzel.


To Special

Adanın merkezinde 3 ayrı renkte traktörden bozma tren göreceksiniz. Kırmızı olan sizi Asklepion'a götürür. Yeşil olan ise tek bir noktadan alıp aynı noktaya bırakıyor ve küçük bir şehir merkezi turu yapıyor. Bu seyirde indi bindi (hop on hop off) yapılamıyor. Biz yeşil hattı tercih ettik; seyir halinde yarım saat süresince Antikkent, Agora, Hipokrat caddesinin yakınından gezdirerek uzaktan görmemiz sağlanıyor, kayıtlı, kısa bilgiler veriliyor. Biz çok keyif almadık. Oldukça sarsıcı bir turdu, ayrıca önemli bölgeler oldukça uzaktan görülüyor.


Yeşil Hat: Tren gelir boş gelir

İlave bir bilgi olarak; bu adada siesta yok ayrıca diğer adalar gibi akşam yemeğinizi de 21:30'dan sonra yemek zorunda değilsiniz.

Kos Bodrum'un hemen yanı başında mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir Yunan adası. Özellikle 2-3 günlük kısa programlar için ideal. Bu adayı tekrar ziyaret programına alıyoruz.

Ziyaret Tarihi: Eylül 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder